Son dönemde bazı gençlerin sosyal medya etkisiyle riskli ve tehlikeli davranışlara yönelmesi, trajik sonuçlara yol açabiliyor. Yakın zamanda yaşanan bir olay, bu risklerin ne denli hayati tehlike taşıdığını gözler önüne serdi. Bir grup genç, arkadaşlarıyla birlikte yazın tadını çıkarmak amacıyla gittiği gölette, maalesef şakalaşma adı altında gerçekleştirdikleri bir eylem sonucunda hayatını kaybetti. Bu olay, hem toplumda hem de sosyal medyada büyük yankı bulurken, pek çok aile için gözyaşlarını beraberinde getirdi.
Olay, geçtiğimiz hafta bir gölet kenarında gerçekleşti. Genç grup, arkadaşlarına hayali bir tehlikeyle şaka yapmayı planladı. Her şey eğlenceli bir gülüşme ile başladı ama işler beklenmedik bir hal aldı. İçlerinden biri, göletin karanlık sularına atlayarak ‘kurtulma’ simülasyonu yapmaya karar verdi. Başlangıçta bu durum, arkadaşları arasında bir kahkaha kaynağı olsa da, kısa sürede içler acısı bir duruma dönüştü. Genç, gölette yüzmeye çalışırken dengesini kaybetti ve boğulma tehlikesi yaşadı. Arkadaşları başlangıçta durumu eğlenceli bulsalar da, çığlıklar atarak yardım istemeye başladıklarında gerçek bir trajedi yaşandığını anladılar.
Olayın ardından çevrede bulunan vatandaşlar durumu yetkililere bildirdi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri, boğulma tehlikesi geçiren gence ulaşmaya çalıştı ancak ne yazık ki uzun mücadeleye rağmen genç, kurtarılamadı. Olayın ardından ciddi bir travma yaşayan arkadaşları, kendilerini yakından etkileyen bu durumu itiraf ederken, eğlencenin sonunun böyle olmaması gerektiğini dile getirdiler.
Bu trajik olay, çocuklar ve gençler arasında gerçekleştirilen şakaların ne denli ciddi sonuçlar doğurabileceğine dair önemli bir ders niteliğinde. Özellikle sosyal medyanın etkisiyle, gençlerin riskli davranışlar sergilemeye daha teşvik edici olduğu bir dönemden geçiyoruz. Sosyal medya, bir yandan avantajlar sunarken, öte yandan bu tür tehlikeli davranışların yayılması için bir zemin oluşturuyor.
Ailelerin, çocuklarını ve gençleri bu tür olaylara karşı bilinçlendirmesi hayati önem taşıyor. Eğlencenin dozunu iyi ayarlamak, riskli şakalardan kaçınmak ve gençlerin olası tehlikelere karşı uyanık olmalarını sağlamak gerekiyor. Okullarda yürütülen afet ve acil durum yönetimi eğitimleri gibi programlar, gençlerin böyle trajik olaylardan uzak durmalarını sağlamak için etkili olabilecektir. Ayrıca, gençlerin risk algısını sağlıklı bir şekilde geliştirmeleri açısından bilinçlendirme faaliyetleri düzenlemek önemlidir. Bu tür etkinliklerin yalnızca eğitici değil, aynı zamanda eğlenceli bir şekilde gerçekleştirilmesi de, gençlerin olumlu tepkiler vermesine yardımcı olacaktır.
Sonuç olarak, bu olay, toplumumuzda öncelikle ailelerin ve eğitim sistemimizin evlatlarımızı koruma sorumluluğunu tekrar gözden geçirmesine neden olmalıdır. Yaşanan bu trajedi, insanların düşüncesizce eğlence peşinde koşarken hayatlarını nasıl riske attıklarını anlamaları hususunda bir uyarı niteliği taşıyor. Gençlerimizin geleceği için bu konuda daha fazla bilinçlenmeleri sağlanmalıdır, aksi takdirde benzer olaylar kaçınılmaz hale gelecektir. Unutulmamalıdır ki, bazen şaka dediğimiz şey, canımızı alabilecek kadar tehlikeli olabilir.