Antalya, 45 dakikalık bir dolu yağışı ile sarsıldı. Hayatın durma noktasına geldiği bu süreçte, şehrin sakinleri ve esnaf, gözyaşları içinde yaşadıkları felaketi anlattı. 28 Ekim 2023 tarihinde, öğleden sonra aniden bastıran dolu yağışı, pek çok kişinin yaşamını olumsuz etkiledi. Kısa süre içinde etkisini artıran dolu, caddelerin ve sokakların beyaza bürünmesine neden oldu. Ancak bu durum, yalnızca doğal bir olgu değil, aynı zamanda insanların hayatlarında yarattığı derin izlerle dolu bir hikaye haline dönüştü.
Felaketi yaşayanlardan biri olan Aylin Yılmaz, evinin penceresinden dışarı bakarken yaşanan manzarayı şu sözlerle özetledi: “Tam olarak ne olduğunu anlamadım, aniden başladı ve sadece birkaç dakika içinde her şey değişti. Arabamın üstü, Beyaz bir örtü gibi kaplandı.” Aylin, dolunun çatılarını delip geçen seslerini duyduğunda, evdeki çocuklarının da paniğe kapıldığını ifade etti. “Çocuklarım o kadar korktu ki, odaların köşelerine saklandılar. Herkes dışarıda ne olduğunu merak ediyordu ama kimse cesaret edemedi.”
Birçok aile, bu olağanüstü dolu yağışının ardından araçlarını, bahçelerini ve evlerini korumaya çalıştı. Esnaf Zeki Korkmaz, dükkânının önündeki dolu birikintilerini temizlerken yaşadığı zorluğu aktararak, “O kadar kısa sürede bu kadar büyük hasar göreceğimizi düşünmemiştik. Dükkanımın önündeki manzara tam bir savaş alanını andırıyordu. Yüzlerce müşteri gelmekten vazgeçti” dedi. Şiddetli dolu yağışı sonrası, şehirde çok sayıda aracın camlarının kırıldığı, bahçelerdeki sebzelerin yok olduğu ve pek çok yapının zarar gördüğü bilgisi alındı. Ancak pek çok insan için bunlardan çok daha acı verici olanı ruhsal ve psikolojik olarak yaşadıkları travmaydı.
Dolu felaketinin ardından, Antalya'da tüm topluluk iç içe geçmiş bir dayanışma örneği sergilemeye başladı. Belediye yetkilileri, zarar gören ailelere yardım elini uzatmak için harekete geçti. Acil durum çağrı merkezleri ve sosyal medya üzerinden yapılan duyurularla özel yardımlar toplandı. Dolu felaketi sonraki gün, Antalya'nın çeşitli bölgelerinde yardım kampanyaları düzenlenerek, ihtiyaç sahiplerine gıda, giysi ve ilaç temin edildi. Bu durum, yerel halkın birbirine olan dayanışma bağlarını güçlendirdiği bir dönüm noktası oldu.
Doğal afetlerin her insanın başına gelebilecek birer gerçeklik olduğunu dile getiren afet uzmanları, dolunun sık görülmediği Antalya gibi bölgelerde bile hazırlıklı olmak gerektiğini vurgulamaktadır. “Her ne kadar Haziran aylarında gelen dolu yağışları görsek de, Ekim ayında yaşananlar pek alışıldık bir durum değildi” diyen Uzman Dr. Selin Kara, şehirlerin iklim değişikliğine adapte olmasına dikkat çekti. “Sıcak hava akışları ve ani soğumalar dolayısıyla bu tür hava olaylarına hazırlıklı olunması gerekiyor. Yalnızca devletin değil, bireylerin de bu konuda bilinçlenmesi önemli” ifadelerini kullandı.
Antalya'daki dolu felaketi, sadece bir hava olayı değil, aynı zamanda insanların hayatlarını etkileyen derin bir hikayeyi barındırıyordu. Bir yandan yaşanan zor günlerin travmatik etkisi, diğer yandan insanlarda doğaya karşı bir yaklaşım ve yeniden yapılandırma çabası ortaya çıkmasına neden oldu. Şehirde, dolu sonrası yapılan temizlik çalışmaları ile birlikte, afet bilinci ve dayanışmanın güçlenmesi için pek çok eğitim ve seminer planlanmaktadır. Toplumu bilinçlendirmek amacıyla özellikle okul çağındaki çocuklara yönelik aktiviteler düzenlenecek ve bu tür durumlarda ne gibi tedbirler alınması gerektiği konusunda farkındalık artırılacaktır.
Sonuç olarak, Antalya’daki dolu felaketi, birçok insana hem korku hem de birlikte olmanın gücünü hatırlattı. Şimdi bütün gözler, tüm toplumu bir araya getiren bu dayanışmaya ve her şeye rağmen yeniden hayat bulmaya odaklanmış durumda. Antalya, zorlukları geride bırakarak, umut dolu bir geleceğe doğru yola çıkıyor.