İstanbul’un kalabalık sokakları, geçmişten günümüze birçok insan hikayesine tanıklık etmiştir. İşte bu hikayelerden biri de 17 yıl boyunca ekmek kırıntısı toplayan bir adamın hayatını konu alıyor. Ali Yılmaz (53), İstanbul'un çeşitli yerlerinde, özellikle de alışveriş merkezleri, restoranlar ve kafelerin çevresinde, insanların bıraktığı ekmek kırıntılarını toplayarak hayırseverlik yapıyor. Yılda tonlarca ekmek kırıntısını toplayarak bunları, ihtiyaç sahiplerine ulaşması için derneklere ve yardıma muhtaç insanlara veriyor. Kendi cümleleriyle, "Allah rızası için bu işi yapıyorum," diyor. Bu hikaye, yardımseverliğin ve insanlığa hizmet etmenin özverili bir örneği olarak umut verici bir tablo sunuyor.
Ali Yılmaz, hayatına dair birçok zorluğu geride bırakmış biri. Hayatını kazanırken elde ettiği tecrübeleri ve insanlarla olan etkileşimlerini, onun bu hayır işine ne kadar bağlı olduğunun birer kanıtı olarak gösteriyor. Ekmeğin israfı üzerine düşünceli bir şekilde: "Birçok insan, sırf yeterince doyduğunu düşündüğü için ekmeği sokağa atabiliyor. Oysa bu atılan ekmekler, bir başka insanın ekmeği olabilir," diyor. Ekmek kırıntısı toplamak, ona yalnızca bir gelir kapısı değil, aynı zamanda manevi bir tatmin de kazandırıyor. Topladığı kırıntıları bir arada toplayarak, bunları dernekler aracılığıyla insanlara ulaştırıyor. Bu sürecin kendisi için nasıl büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu dile getiriyor.
Ali’nin hikayesi, sadece bir ekmek kırıntısı toplama eylemi olmaktan çıkıp, insani değerlerin ön plana çıktığı bir yolculuğa dönüşüyor. Görüşme sırasında, Ali Yılmaz’ın gözlerindeki ışıltı sayesinde, bu işe ne kadar gönülden bağlı olduğu hissediliyor. "Bunu sadece toplamak için değil, gerçekten ihtiyacı olanlarla paylaşmak için yapıyorum," diye ekliyor. Sosyal medyada da bu hikayesini paylaşarak, daha fazla insanı bilinçlendirmeyi hedefliyor. "Ekmek israfı sadece bireysel bir sorun değil, toplumsal bir problem. Toplum olarak bu konuda daha duyarlı olmamız gerekiyor" sözleriyle, gerçekten de bir değişim yaratma arzusunu vurguluyor.
Ali, yaptığı işin manevi tatmininin yanı sıra, toplumda daha fazla insanın bu örneği takip etmesi gerektiğine inanıyor. Sokaklarda kırıntıları toplarken karşılaştığı hareketli hayata dair birçok hikaye ve karakter var. Aylık ortalama 500-600 kilo ekmek kırıntısı toplayan Ali, sadece kendi yaşamını değil, aynı zamanda çevresindeki toplumu da olumlu etkilemeyi başarıyor. "Her bir kırıntı, bir kurtuluşa vesile olabilir," diyor. Gerçekten de, bu cümlede bir derinlik ve anlam bulunuyor.
Hayırseverlik ile ilgili olarak daha fazla insanı bilinçlendirmek üzere çeşitli projeler yapmak istediğini de sözlerine ekliyor. Geleneksel bir "ekmek kırıntısı toplama" eyleminden çok, toplumsal değişim ve yardımseverlik anlayışını yaymak amaçlı bir mücadele veriyor. Vedalaşırken, "Hayatta yaptığınız her şey, topluma bir katkıdır. Kime ne zaman faydalı olacağınızı asla bilemezsiniz," diyerek umut dolu bir mesaj veriyor. Ali Yılmaz’ın yaşam hikayesi, bize insan olmanın değerini, yardımlaşmanın ve paylaşmanın ne denli önem taşıdığını gözler önüne seriyor. İhtiyaç sahiplerine ulaşmanın, sevgiyi ve iyiliği yaymanın yolunun, küçük adımlardan geçtiğini gösteren örnek bir yaşam öyküsü olarak kayıtlara geçiyor. Bu hikaye, umudun ve insanlığa hizmet etmenin her zaman bir yolu olduğunu bizlere hatırlatıyor.